Halk arasında ağız yarası yada ağız ülseri olarak bilinen aft; ortası kirli beyaz, sarı renkte etrafı kırmızı bir hale ile çevrili oval yada yuvarlak şekilli yaralardır. Sıklıkla yanak ve dudağın ağız içerisine bakan mukoza kısmında, dilde, damakta yada diş eti üzerinde oluşur. Toplumun %20’sinde görülen bu aftlar kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Bulaşıçı değildir ve çok ağrılı olduğundan yemek yemeyi zorlaştırır.

Aft nasıl geçer diye merak edenler için kötü haber ise bunun herhangi bir ilacının olmaması.Aft 7-10 gün içerisinde kendiliğinden geçen yaralardır. Aftı hemen iyileştirecek bir ilaç olmasada ağrısını azaltmak için kullanılabilecek hafif uyuşturma etkisi bulunan kremler mevcuttur. Buna ek olarak aft geçene kadar sıcak, baharatlı, acı ve asitli gıdalardan uzak durmak ve tuzlu su ile gargara yapmak uygulanabilecek basit yöntemlerdir.

Diş eti çekilmesi, kök yüzeyinin ortaya çıkacağı şekilde diş etinin normal seviyesinden aşağıya doğru inmesidir. Çok sert kıllı diş fırçası kullanmak ve diş etini ters yönde çok bastırarak diş fırçalamak, dişlerdeki şiddetli çapraşıklık, hijyen eksikliğine bağlı yoğun diş taşı birikimi, hatalı yapılmış kaplama ve dolgular diş eti çekilmelerinin temel sebepleri arasında yer alır.

Düzenli bir ağız hijyeni, sağlıklı diş etinin anahtarıdır. Dişler orta sertlikte bir fırça ile diş etinden dişe doğru hareketlerle fırçalanmalı ve diş ipi ile ara yüzeyler mutlaka temizlenmelidir. Yanlış ve bastırarak fırçalamaya bağlı diş eti çekilmelerinde özellikle basınç sensörüne sahip şarjlı diş fırçaları önerilmektedir.

All on 4, arka bölgelerde şiddetli kemik erimesi bulunan tam dişsiz hastaların ön bölgelerine 4 adet açılı implant yerleştirilerek sabit protez yapıldığı tekniktir.

All on 4 tekniği tamamen dişsiz hastalara uygulanan bir tekniktir. Operasyon lokal anestezi altında yapılır ve operasyon sırasında herhangi bir şekilde ağrı olmaz. Ancak operasyon sonrası hafif şişlik, ağrı ve morluk oluşması normaldir.Sabit protezlerin kullanıldığı 3 aylık dönemde hekiminizin size tavsiye edeceği bir diyet şekliyle beslenmeniz gerekecek ve daimi protezler yapıldıktan sonra beslenmede herhangi bir kısıtlama olmayacaktır.

Hamilelik fizyolojik, hormonal ve psikolojik yönden bayanların hayatını değiştiren bur durumdur. Bu dönem hamilelerin ağız ve diş sağlığının en çok etkilendiği ve hijyenden çok dikkat edilmesi gereken bir süreçtir. Mide bulantıları ve kusmalar ağız içerisinde asit salgısının artmasına neden olarak diş yüzeylerinde aşınmalara ve devamında dişin sert dokularının bakterilerin salgıladığı asidite nedeniyle yumuşaması ile çürük oluşumuna neden olmaktadır. Anne adaylarının bulantı refleksine bağlı olarak diş fırçalamayı aksatması yada yeterli hijyen sağlayamamasıda diş eti enfeksiyonlarında ve çürüklerde artışla sonuçlanmaktadır. Günlük ağız bakımının aksatılması, hormonlardaki değişmenin yardımıyla da oluşan diş eti enfeksiyonu, hamilelik gingivitisi adı verilen bir tabloya dönüşmektedir. Ancak yapılan bazı çalışmalar hamilelik gingivitisinin düşük kilolu bebek doğumuna yol açtığını göstermektedir.

En temel ve yaygın nedeni hijyen eksikliği olan ağız kokusu, yenilen veye içilen gıdaların diş aralarına girmesi ve dilde birikmesi sonucu olmaktadır. Kalan artıkların üzerinde bakteri üremesi olur ve kökü kokuya sebep olur. Ancak bu koku kalıcı değildir ve ağız hijyeni sağlandığında ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle her gün düzenli olarak diş fırçalamak, diş ipi kullanmak temel temizlik anlayışımızın bir parçası olmalıdır.

Diş üzerinde biriken plak tabakası kaldırılmadıkça plak çökelmeye başlayarak diş eti hastalıklarına neden olur. Yine aynı şekilde yeterli temizlik sağlanmadığında dişlerde çürükler meydana gelir. Diş eti iltihaplanmalarında ya da çürük varlığında meydana gelen bakteri üremeleride ağız kokusuna neden olur ancak bu durumlarda ne yazıkki fırçalama kokunun önüne geçemez ve diş hekimine başvurmanız gerekir.